Bu sebeple bazı şeyleri askerde öğrenmek-düşünmek yerine erkenden bilmek sizin için çok iyi getirileri olan bir durum olacaktır.
Burada bu yukarıda bahsettiğimiz getirilere sebep olacak bazı tüyolar vereceğiz, şhht asker tüyosu her yerde bulunmaz ;)
Bu tüyolar sizlere hem acemi birliğinizde, hemde usta olduğunuzda işe yarar ve yaramaya devam eder.
Gerek kısa dönem, gerek yedek subay yada uzun dönem olun, her türlü faydalıdır bunlar...
Traş, Saç-Sakal...
Her şeyden önce her şeyi askere gideceğiniz yere bırakmayın! Ya kendi şehrinizde yada gideceğiniz şehirde traşınızı olun! Olmasanız kimse size kızmaz lakin öylede gezmenize izin vermezler, o saçlar kesilir. Kesilirken sıra beklersiniz, temizliğe pek önem verilmeden aynı aletlerle (1000 kişiyi aynı anda traş eden aletler) traş olursunuz; özellikle ilk katılım zamanları böyledir, sonrasında herkes traşı geldikçe gittiğinden ve acele olmadığından ötürü temizlik ve düzen artar, bekleme süresi düşer..
En mantıklı hareket kendi şehrinizde, bildiğiniz kuaförünüze asker traşınızı yaptırmak. Hem asker traşı diye parada almaz, aranız iyi ise tabii..
Hastalık ve Faso-Fiso...
Olabilir ya alerjiniz, sakatlığınız veya da kronik rahatsızlığınız vardır, varsa yanınızda raporunu mutlaka ama mutlaka götürün. Duruma göre ağır sporlardan yırtabilir, hatta sizin durumunuz ağırsa hiç spor yapmaya bilirsiniz... E tabii daha da ağırsa durumunuz zaten askerlik yaptırmazlar, muaf olursunuz...
Ulaşım - Bilet - Rezervasyon...
Sırayla gitmiyoruz belki ama en önemli şey ulaşımdır! Askerlik yapacağınız yer belli olduğu anda ulaşım imkanları için araştırmalara koyulun. Rezervasyonuzu yapın. Hem dona kalmazsınız, hemde ucuza gidersiniz. Erken kalkan yol alır, az öder ;)
Unutmayın artık internet yaygın olarak kullanılıyor, sadece kullanıcılar için söylemiyorum; en ufağından bir bakkal bile internet üzerinde sipariş alıyor... Sizin kullanacağınız ulaşım firması da buna sahip olabilir, zorlayın. Biletinizi olabildiğince erken alın!
Ah şu botlar.. Vurur vurur merak etme...
Hep merak konusu olan diğer bir husus ise botlardır, evet, asker botları...
Vurur mu? Kaç numara söylemek gerek? Kendi numaram mı? Bir üstü? Yok, iki üstü?
Bana göre asker botu bulunur mu?
Sondan başlayalım, evet, bulunur... 50 numaraya kadar botları mevcuttur...
Bir üstü daha iyidir, seneye de giyersiniz :) Allah korusun, askerliği bir yıldan fazla yapmamak gerek ;)
Normal numaranızdan büyük almanız yararınıza olacaktır, zira tabanlık koyacaksınız uzun nöbetlerde rahat etmek için, sonra vatka koyacaksınız vs.. Büyük iyidir.
Erken katılırsanız, yada eşyalarınızı teslim alırken sıranız yoksa denemeyi de deneyin, iyice...
ve evet, vurur! İngiliz bilim adamları da incelemişler, botlar genel olarak ayağınıza vurur!
Maddi durumunuz iyiyse, asker botu alın; alıştırın kendinizi...
Onlar sizi bulur... Ne zaman gitsek ki?
Ne zaman katılım gerek? Bu sorunun teoride cevabı kolay ama pratikte yanı gerçek hayatta uygulaması biraz zordur. Zira teorik olarak size belirtilen günün son mesai saati olan 17:00 a kadar, yani 16:59 da giriş yapabilirsiniz lakin, özel eğitimler almış askeri inzibatlar siz o şehrin ya da bölgenin sınırları içine girdiğiniz anda sizi hisseder (saç traşından olsa gerek :)) ve peşinize düşer... Genelde otogara indiğiniz anda iki yeni arkadaş edinirsiniz :)
Yeni arkadaşlarınız siz yorulmayın diye, saat fark etmeksizin sizleri birliğinize teslim eder. Aslında birliğe teslim olunmaz, katılınır ama... Anladınız siz işte...
Bu durumdan sakınmak için napabilirsiniz? Ölü taklidi kurtarmaz bunu baştan belirtelim, göz teması kurulduğu anda kadare razı gelinmeli.. Bu sebeple ne olursa olsun göz teması kurula bilinecek mesafelere yaklaşmayın, uyanık olun.
Peki, kötü bir durummudur bu? Yok aslında kısmen iyidir, birliğiniz uzaktaysa yol parasından kurtulur hususi araçla gidersiniz... Zaten burada şöyle bir ilişki vardır, gitmeniz gereken yer uzaksa ve zaman kısalıyorsa; bu arkadaşları bulamazsınız... Yok tam tersi, özellikle vakit bolsa illaki yakalanırsınız...
Zaten bence erken girmek gerek nizamiyeden, e tabii sabahın körü değil elbet de, ne kadar erken girerseniz o kadar çabuk ve tenha bir şekilde işiniz biter, o kadar çok arkadaş edinir ve ranzanızı seçersiniz ;) Ortama ayak uydurmanız kolaylaşır.
E napayım? Yazıcı mı...
Peki askerde nasıl davranmalı? Kurallara uygun tabii, lakin dikkat edilecek husus dikkat çekmemektir. Arkadaşlarınızın arasında bile pek göze batmayın... Kalabalık içinde olmanız size angarya yada extreem işler yüklenmesi ihtimalini düşürür... Lakin, illaki denk gelir :)
Her güzele gönül vermeyin :) Bazen bazı işler için soru sorulur sizlere, e sınıfı ehliyeti olan var mı?
Güzele benzer, sonuçta o ehliyet varsa sizde, sizin yaptığınız bir işe adam arıyorlardır... Lakin, el arabasıyla kum torbası taşıttırmak için işin ehlini de arıyor olabilirler... Yada elektronik mühendisi var mı? Bu sorunun nereye gideceği hiç belli olmaz, ama genelde tv kumandası sizin olur :) Kumanda Sorumlusu sınıfına katılırsınız... Unutmayın, hakikaten sizin mesleğinizle ilgili bir şey yapılacak olsaydı, sormazlar, bulurlar! Mesleğiniz önemliyse, kısa dönem değilseniz zaten meslekçi olacaksınızdır, acele etmeyin...
Bu arada bilgisayar bilmek her zaman iyi değildir, yazıcı olabilirsiniz... Bu bazı zamanlar, bazı yerlerde isyan sebebidir...
Velhasıl erken gittiniz ya zaten, ortalığı kolacaçan edin ve sorun... Ne yapayım ben diye, lakin bir iki kişiye değil baya sorun... Gaza getirmesinler...
Traş kısa sürmez ki...
Olur ya şanslısınızdır ve sakalınız geç uzuyordur, her türlü her gün traş olacaksınız zaten ama bu geç uzayan sakallar size çok vakit kazandıracak, şükredin! Bu sayede akşam yatış öncesi traş olur, sabahleyin tuvalet sırasıyla kahvaltı sırası arasında birde traş sırasını sokmaktan kurtulursunuz...
Değişimler, hava su cıva..
Eğer ki bünyeniz çevren çabuk etkileniyorsa, yanınıza faydalı olacak şeyler alın; nasıl mı?
Şöyle ki, hava değişecek, içtiğiniz su değişecek, ortamın nemi değişecek... Yatağınız değişecek, yatak odanız büyüyecek ve içinde kıllı horultulu adamlar olacak...
Peki ne yapcaz;
Su değişimi genelde sindirim sistemine etki eder, böbrek sorununuz varsa, sevmeseniz bile o suyu bol bol için! İşeyemez hatta pırtlatamaz olabilirsiniz, sindirim sisteminizi düzen sokacak şeyler tüketin.. Misal, kuru kayısı :)
Yatak odanızdaki kıllı adamlara bir şey yapamazsınız, onlar horlar, pırtlatır, sağa-sola döner ortam ışıklı olur... Bunlar sizi rahatsız ediyorsa, uyku gözlüğü ve kulak için tıkaç temin edin.
Bol üşüyen biriyseniz işlik, narin deriniz varsa krem.. Unutmayın,
Merak ettiklerinizi sorun tabii...
Asabiyet, Gurur, Küfür? O da ne?
Asabiyetinize izin verin, askerde hiç duymadığınız kadar ve çeşitlilikte küfür duyacak ve işiteceksiniz! Lakin, bunların bir çoğu sevgi küfürcükleri olacak... Naber toprağım gibi bir seslenme vardır, sık rastlarsınız, hani sünnet olurken kestirdiğiniz şeye argoda nedir?
Kötü olarak edilen küfürlerde size değil, ortamadır.
Aldırmayın!
Şok etkisi...
Büyük şehirde yaşamışsanız şaşırmaya hazır olun... Gerçek Türkiye manzarasını göreceksiniz...
Askerlik anlatılırda, askerdeki Mehmet'ime söz yetmez...
Çekememe sorunları... Anten tak demeyin de...
Kısa dönem yada Yedek Subay olarak yapıyorsanız tepkilere hazırlıklı olun...
Yani okumuşsanız...
Kısa dönemleri doğal olarak uzun dönemler ve istemediği halde yedek subaylık yapanlar sevmez..
Sebebi belli tabii.. Benden sonra geldi, benden önce gidiyor! muhabbeti döner...
Okuduğunuzu anlatmaya çalışmayın, üniversite mezunuyum demenizi beklerler, amaç konuyu sapıttırıp, ne yani mezun oldun da benden daha iyi adam mı oldun demektir. He deyin, emir böyle diyin geçin... İlerleyen zamanda ortama alışınca kapak yaparsınız, daha erken...
Yedek Subaysanız da astsubaylar sizi çekemez, zira 40 yıllık asker olan en baba astsubay bile sizden emir alır! 4 yıllık eğitimle subay olmanıza katlanamaz.. Uygun bir dille denilmesi gereken şudur, 4 yıllık okumaktan değil, gelen emirden dolayı subayım!
Lakin nasıl ki çay dem mühimse, askerde kıdem önemlidir; astsubaylarla aranızı iyi tutun...
Ve son.. ve parola? ;)
Sıkılmayın, sıkılarak geçmez askerlik, gerisi kolay...
Bide "s..selerde zamanı durduramazlar" paroladır, her yerde geçer ;)
Ah ah ne günlerdi diyeceksiniz, işte bunun sebebi zor olması olacak!
YanıtlaSil