Lakin bazı durumlarda sessiz kalmanız sizin için, rütbeniz için zarar verici olackatır; bu durumlar söyleyebileceğiniz bir çok şey var lakin su götürmez bir şekilde gerçekliğe sahip olanları buradan belirtmekte fayda görüyorum...
Eğer sizinle it dalaşına girmeye çalışan emriniz altındaki biriyse, emirle susturmayın; bırakın ulusun!
Siz tepki vermediğiniz sürece amacına ulaşamayacağını anlayacak, şevki kıralacaktır. Sonrasında ise demeniz gereke şudur:
Öncelikle en altta yer vereceğim Sn. Mustafa Kemal Paşa'nın yedek subaylarla ilgili sözünü söyleyin, anlamaz yada anlamazlıktan gelip sıkıştırmaya çalışır ve rütbenize ve üniformanıza saldırmaya yeltenirse şu şekilde devam edin...
Beni komutanın olmaya layık görmeye bilirsiniz, lakin beni buraya atayan kişiler komutanlıklarından şüphe duyamayacağınız rütbelerdeki ve kalıcı subaylardır, ki ben onların emri ile burada size komutanlık yapmaktayım. Beni komutanın olarak görmesende, üzerimdeki forma ve sahip olduğum rütbe sebebiyle ağzımdan çıkan her emre itaat etmek mecburiyetindesiniz!
Sahip olmadığımızı iddia ettiğiniz, sahip olduğunuz askeri ahlak da bunu emretmektedir; komutanına itaat edeceksin!
Lakin, bahsettiğin ve övündüğün askeri ahlak ve tecrübeye samimi olarak sahip olsaydın, gerçekten benimseseydin bu konuşmayı yapmaya gerek kalmazdı. Görülen odur ki senin dar görüşlerinden öte bir bakış açısına sahip olarak, senin savının aksine komutan olmayı hak etmişim...
Diğer bir ihtimal olan üstünüzden gelecek olan laflarda ise diyebileceğiniz pek bir şey yok, zira o laflar sizi çekememekten ziyade, hak ettiğiniz için söylenmektedir. Lakin olurda yedek subaylık hakkında sizinle bir alakası olmadığı halde söylemlerde bulunuyorsa ve size söz hakkı verilmişse yapılabilinecek tek şey yukarıda da bahsetmiş olduğum Sn. Mustafa Kemal Paşı'nın yedek subaylarla ilgili sözüne atıfta bulunun. Aksi halde susun...
Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından yedek subaylar hakkında söylenmiş olan ve yedek subayların TSK bünyesindeki yerini ve önemi belirten konuşmasının bir kısmı
Yedek subay demek bu milletin zaten aydın sınıfına , eğitim görmüş sınıfına aldığı vatan evladı demektir. Bu vatan evladı ilim ışığıyla memlekete, yerine getirmeye zorunlu olduğu hizmetten başka, vazifeden başka, bir de orduya giriyor. Düşmana göğüs gererek, askerlik vazifesini de yerine getiriyor. Bunlar ilim ve bilgi sahibidirler. Memleket bunlara her zaman muhtaçtır. Hele ordu içinde muharebe meydanlarında bin türlü ölüm mücadelesi yaparak tecrübe kazanmış, cürret ve cesaretlerine dayanıklılık vermiş olan bu memleket evlatları tercihen, en yararlı olabilecekleri yerlerde kullanılmalıdır. Bundan dolayı gerek kahraman ordumuzun bütün subayları ve gerek onların aralarındaki yedek subaylar tamamen emin ve rahat olmalıdırlar ve millet bunlara karşı vazifesini hakkıyla yapacaktır. (1923, İzmit) ( Arı İNAN, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923 Eskişehir-İzmit Konuşmaları, Ankara, 1982, s. 123)Bu yazılanları kendi uslubunuzla başka kelimlerle söyleyin, lakin manası bu olsun! Sert ve kesin konuşun, zira ürkek ve çekingen tavırlar sunarsanız sizin rütbenizi çekemeyen o kişiler gidip, asteğmene fırça kaydım geldim havasına girer. Kelimleriniz, cümleleriniz hakaret içermesede sertlikten yoksun olmamalı. Bağırmanıza gerek yoktur, esas yankı yapacak olan söylenenlerin kafalarında yapacağı yankılar olmalıdır. Bir ast üstüyle hiç bir şekilde böyle konuşmaması gerektiğini anlamalıdır. Üstü geçici olsa da... Unutmayın, geçici olan sizsiniz, rütbeniz değil!
Bahsettiğim gibi hakarete sakın yeltenmeyin, bu çocuğuna söz geçiremeyip döven anne izlenimi verir ve bütün savunduklarınızı yıkar! Netlik ve özgüven ise onları yıkar!
Hakaret etmediğiniz sürece sorun yaşanmayacaktır, mühim olan kesin ve sert tavırlar yeterlidir. Baştun sona kadar kesin ve sert tavırlar içerisinde bulunur ve çizginizi korursanız zaten bu şekilde bir muhhabbet açmaya çekinirler, zira, sizi hakikaten komutan olarak göreceklerdir. Lakin lakayıt tavırlar sergileyip, aldığınız eğitimi önemsemeden davranırsanız onları kendilerince haklı çıkartırsınız.
Herşeyden öte baştan sona komutan çizgisinde bulunursanız, astlarınız size laf edemez!
Astlarla aranıza husumet girmez ve astlarla iletişim kurmak önemlidir.
Nasıl ki bir hastanede doktorlar ön planda olsa da işleyişin devamını hemşireler sağlıyorsa, askerde de subaylar emir verse işleyişi astsubaylar ve uzmanlar sağlar. Bu sebeple onlarla ters düşmeyin, haksızlık yapıp küstürmeyin sadece yeri geldiğin de hakaretsizce ve yanlarında kendilerinden daha ast yokken fırçalayın!
Sakın ama sakın küçük dağları ben yarattım moduna girmeyin, sizden büyük teğmen var unutmayın!
Öğretilen ve hak edilen neyse onu yapın, zevkine gidip kısa dönemlere yada uzun dönem er-erbaşa yada astsubaylara eziyet yapmayın. Merak etmeyin zaten yapacaksınız, zira eğitimlerde, tatbikatlarda, denetlemelerde hatta ve hatta yatakhanede bile çok büyük hatalar göreceksiniz... Burada en doğal hakkınız olarak, hak edenleri fırçalamak - cezalandırmak sizin elinizde, lakin istediğiniz için değil, hak ettikleri için!
Örneğin, yatağını düzgün toplamayan bir asker varsa, diğerlerinden hiç mi görmedin ulan şeklinde fırça kayılır! Yok birden fazla kişi varsa, o yataklarını toplamayanlara 3 şınav emri verilir, fırça çavuşa yönelir. Tabii burda o sayı uzun süre 3 olmaz, bir ki, bir ki, bir ki ..... :)
Yok yatakhane baştan aşağı berbatsa size en yakın rütbeliye kadar berbatlık durumuna göre fırça atılır, cezalar havada uçuşur... Bunu yapmanız gerekir, dediğim gibi bu hakkınızdır, zira siz bunu yapmazsanız ve o yatakhaneye sizinle beraber yanınızda bir teğmen gelirse, bütün suç sizin olacaktır. Subay olduğunuz için yatakhane içinde fırçalanmasanızda, odasında olur, kenarda olur, bahçede olur güzelcene fırçayı yersiniz... İşin güzeli o andan itibaren o teğmen sizinle aynı duruma düşmemek ve üstteğmenden fırça yememek için bol bol o yatakhaneye girer, sonra sizi çağırtır; x asteğmeni çağırın bana tam teçhizat gelsin! Zira, hakettiniz bu durumu!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Onay almayan yazılar yayınlanamaz!